Akşener: “Aşağı yukarı 28 yıldır siyasetin içindeyim, seçimlerde birbirimizle yarışırdık ama partimize oy vermeyenler düşman ilan edildi…
Haber: MERGE İNANÇ – Kamera: FATİH NAZIM EFE
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Beypazarı’nda düzenlenen iftar programında; “Her sabah uyandığımda bugün neyle karşılaşacağımı söyleyerek kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Her bireyin birebir olduğundan eminim. Hiç böyle bir dönem yaşamadım. Daha çok siyasetin içindeyim. 28 ya da daha az, seçimlerde birbirimizle yarışırdık ama partimize oy vermeyenler düşman ilan edildi.” 21 yıllık iktidar ilerleyişinde o kadar çok hata yapıldı ki bu duyguyla. vicdan azabıyla, milletimizin helal oylarıyla yapacağı seçimin aleyhlerine olacağını gördükleri için bu seçimi hemen her birimizin en ağır iftira ve hakaretlerle suçlandığı bir savaşa dönüştürdüler.” diye konuştu.
İYİ Parti Beypazarı İlçe Başkanlığı’nın bugün düzenlediği iftar programına İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş katıldı. Akşener, iftarın ardından şöyle konuştu:
“BÖYLE BİR DÖNEM GÖRMEDİM”
“Biz birbirimizin kardeşiyiz, akrabasıyız, birbirimizin komşusuyuz, biz bu milletin evlatlarıyız. Şu anda Millet İttifakı’na üye olanlara, AKP’ye oy vermeyen herkese yapılan muamele. Avusturyalıların ve Yeni Zelandalıların Çanakkale’de savaştıklarından 5 bin kat daha fazla olan Türkiye’de, “Her sabah uyandığımda bugün neyle karşılaşacağımı söyleyerek kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Eminim her birey bire birdir. Ben böyle bir dönem yaşamadım. Aşağı yukarı 28 yıldır siyasetin içindeyim, seçimlerde birbirimizle yarışırdık ama partimize oy vermeyenler düşman ilan etti.” 21 yıllık iktidar döneminde o kadar çok suç işlendi ki. işte o suçluluk duygusuyla milletimizin helal oylarıyla yapacağı seçimin kendi aleyhlerine olacağını gördükleri için bu seçimi hemen her birimizin en ağır iftira ve hakaretlerle suçlandığı bir savaşa çevirdiklerini. İtaat etmeyeceğiz.Asla kabul etmeyeceğiz ve o dili kullanmayacağız.
“FARE BUZDOLABININ İÇİNE GİRERSE BÖLÜNECEK BİR BUZDOLABI”
Şimdi, derin bir yoksulluk içinde çalışan bir insanım. Fakir çocuklara ve fakir kadınlara sahip çıkan, üniversite öğretmenliği dönemimden beri bu konuda STK’larda çalışan bir öğretmendim. Şimdi derin bir yoksulluk içinde çalışan bir politikacıyım. Ankara Sincan’da bir konuta gittik. ailenin babası; karton topluyor, kağıt topluyor, evini geçindirmeye çalışıyor. Lisede okuyan bir kızları ve engelli bir erkek çocukları var. Baktığınızda çok küçük görüyorsunuz ama sorduğunuz zaman 10 yaşında küçük bir erkek çocuk çıkıyor ve kirası lojman. Gidip o evlerin buzdolaplarına bakıyorum. Bu buzdolaplarının nesi var? Buzdolabının içine fare girse kafası yarılacak bir buzdolabı. Liseli kız okulundan geldi; ‘Kızım ne hayal ediyorsun, ne istiyorsun’ dediğimde durup düşündü. ‘Ne isteyeceğimi bilmiyorum’ dedi, sonra döndü, ‘Arkadaşlarım tatilden bahsediyor, hayatımızda hiç tatil yapmadık. Tatil nedir bilmiyorum. Meral teyze bayram nasıl’ deyince annesi dönüp ‘Allah Mansur Yavaş’tan razı olsun, ben bu çocuklara et yediremedim. Artık ayda bir kilo et aldığımıza dair bir kartımız var’ diyerek kartı göstererek; Ankara Kart. Sonra evin babası gelip ‘Allah Mansur Başkan’dan razı olsun’ dedi. Doğal gazımızı ödüyorlar, benim çocuklarım üşümüyor’ dedi. Hanım döndü ve tekrar ‘Allah razı olsun, kumaş parası çok yüksek’ dedi. Ondan yardım alıyoruz, Allah ondan razı olsun. Şimdi üç Allah razı olsun geldi, sonra hanıma dönüp ‘nerelisin kızım’ dedim. ‘Acı çekiyorum’ dedi, ‘Sana ilginç bir şey söyleyeceğim, onları anneme söyledim. “Seni annemle konuşturayım mı?” dedi. Annesiyle Ağrı’da görüştüm. Kadının bana söylediği şey, ‘Bayan. Meral ablacım çocuğuma fiyat verene ben de fiyat vereceğim. Mansur’un orada burada Cumhurbaşkanı’na oy vermediğini söylüyorlar. Çık oradan’ dedi. ‘Onlara mı soracağız, onlar da kızımın hatırını, derdini soruyorlar’ gibi bir çok hikaye anlatabilirim; Bunlar hikaye değil, gerçekler.
“ÇOCUKLARINIZIN YARALANMASINDAN YORUYORSUNUZ. ÇOCUKLARINIZIN NEFES ALAMAMASINA SIKINIZ”
Kalbin sıkışıyor, sabah uyanıyorsun; haberlere bakıyorsun, sosyal medyaya bakıyorsun haberler ‘Beş maaşlı danışman’, bir haber düşen ‘On maaşlı danışman’, bir haber ‘On beş maaşlı danışman’. Bir yanda 1982 doğumlu kadın olmayan kadınlar, çocuğunu nasıl besleyeceğini düşünen anneler, lisede okurken tatildeyken kampa gitmenin nasıl bir şey olduğunu bilmeyen kızlar. okul, öte yandan beş maaş, 10 maaş, 15 maaşı yan yatarak alan beceriksizler, değersizler, insanları kayırdılar. Türkiye’nin bakış açısı bu. Bu yüzden hepimizi terörist olmakla suçladılar ve suçlamaya da devam ediyorlar. Onun için bir orta oyun, tiyatro oynanmaya devam ediyor. Ama biliyorum ki artık yoruldun. Çocuklarınıza haksızlık edilmesinden bıktınız mı? Çocuklarınızın nefes alamamasından bıktınız. KPSS’ye girip yüksek puan alıp mülakatta elenmekten bıktım. Örneğin, hangi üç kağıt yapılır. Bir ay süreyle vali, belediye başkanı, kaymakam, rektör ve dekanlık özel dairelerinde görev yapan AKP’li gençler, bundan sonra 657 sayılı Kanunla memur oluyor. En iyi takımlardan, en yüksek maaşlardan para kazanıyorlar. Bu haramdır.
“HELAL OYLARINIZLA BU HARAMİK DÜZENİ SONLANDIRACAKSINIZ”
Çocukluğumdan beri bana anlatılan bir hikaye var, rahmetli anneannemden dinlediğim ve takip etmeye çalıştığım bir hikaye. Benim yaşımdakiler bilir. Hz. Adem’in hikayesi… Hani o hikayenin en önemli özelliği harama ulaşmaktır ya. Haram’a el attığınız andan itibaren edepleriniz açılır, utanma duygunuz, tesettür duygunuz, edep ve ahlak duygunuz kaybolur. Terbiyeniz, görgünüz, tesettürünüz, hayânız ortadan kalktığı anda her şeyi yiyecek ve yenilmesine izin vereceksiniz. Bunun adı harama ulaşmaktır. Hiçbir yerde yeri yoktur. Şimdi bakın 82 puan alıp 92 puanla atanamayan bir genç kız gördüm. Bu ülkede sadece 52 puanla ve onun yerine 60 puanla atandı. Bu haram yemek, bu haram uzanmak. Bu edep, edep ve hicabın ortadan kalkmasıdır. Bugün böyle bir yönetim anlayışıyla yönetiliyoruz. Bu vesileyle Peygamber Efendimizin sözü ile bitireceğim, siz helal oylarınızla bu haram sisteme son vereceksiniz. Çocuklarınız için, bu ülkede yaşayan her vatandaşın birbiriyle dostluğunu devam ettirebilmesi için, birbirlerine düşman olmasınlar diye, demokrasiyle birlikte bu hukuksuz emri sandıkta atağa göndereceğiz.
“KEMAL’E BİR OY, MERAL’E BİR OY”
Biz de adil bir şekilde göndereceğiz. Ben tezim, inşallah 14 Mayıs gecesi Sayın Erdoğan’ı saygıyla uğurlayacağız ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu alkışlarla yerine koyacağız. Biri Kemal’e olmak üzere iki oy istiyorum. Beypazarı halkı Kemal’e oy verirken etkili, yetkili genel başkan yardımcısı Mansur Yavaş’ı sanacak. Meral’e bir oy. Sonra yine aklınıza Mansur Bey gelecek ve inşallah 14 Mayıs akşamı bu işi bitireceğiz.”